Rüya Tabirleri
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Project Looking Glass: Zaman, Uzaylılar ve "Yasak" Teknolojinin Teknik Anatomisi

Project Looking Glass: Zaman, Uzaylılar ve "Yasak" Teknolojinin Teknik Anatomisi

21 Aralık 2012'yi hatırlıyor musunuz? Maya takviminin sonuydu, kıyametin kopacağı, dünyanın sonunun geleceği gündü. O gün geldi, geçti ve görünürde hiçbir şey olmadı. Ancak, bazıları için bu sessizlik, fırtınanın kendisinden daha ürkütücüydü.

1. Giriş: 2012'de Gerçekleşmeyen Kıyameti Hatırlıyor Musunuz? Ya Gerçekleştiyse?

Project Looking Glass Genel Bakış İnfografiği

Peki ya size kıyametin aslında bir olasılık düzleminde gerçekten koptuğunu söylesem? Ya o gün uyandığınızda ürkütücü bir sessizlik, kesik bir elektrik ve çalışmayan telefonlarla karşılaştığınızı hayal edin? Pencereden dışarı baktığınızda, yıldızların düştüğünü sandığınız şeyin aslında yanan uydular ve uzay enkazı olduğunu, gökyüzünden ateş yağdığını, küresel bir kaosun medeniyeti yuttuğunu gördüğünüzü düşünün. Ya insanlığın çoğunu yok eden bu küresel felaket (Timeline 2) gerçekten yaşanmak üzereyken, bizler son anda yapılan bir müdahaleyle kurtarılan alternatif bir zaman çizelgesine (Timeline 1) geçiş yapan şanslı azınlıksak?

Bu, Project Looking Glass olarak bilinen akıl almaz komplo teorisinin merkezindeki sarsıcı iddiadır. Bu dosya, sadece bir komplo teorisini değil, fizik kurallarını zorlayan, antik mühürlerden türetilmiş ve dünya dışı varlıklarla yapılan satranç maçlarında kullanılmış "yasaklı" bir teknolojinin teknik anatomisini masaya yatırıyor.

2. Project Looking Glass'ın "Yasak" Teknik Detayları: Cihaz Nasıl Çalışıyor?

Dan Burisch, Bill Hamilton ve diğer sızıntı kaynaklarına (James Casbolt vb.) dayanan gizli belgelere göre, bu cihaz sadece bilim kurgu filmlerindeki soyut bir "zaman makinesi" değildir. Çalışma prensipleri belirli fizik kurallarına, Einstein-Rosen Köprülerine (ERB), egzotik gazlara ve elektromanyetik alan manipülasyonuna dayanan, mühendislik harikası somut bir cihazdır.

2.1. Cihazın Anatomisi: Argon Gazı, Varil ve Elektromıknatıslar

Looking Glass cihazı, karmaşık bir elektromanyetik alan oluşturarak uzay-zaman dokusunu büker. Temel bileşenleri şunlardır:

  • Silindir Hazne (Varil): Cihazın kalbi olan bu yapı, içindeki armatür sistemiyle yükseltilip alçaltılabilir. Bu haznenin içine belirli bir basınç ve sıcaklıkta özel gazlar enjekte edilir.
  • Dönen Elektromıknatıslar (Halkalar): Varilin etrafında yer alan, genellikle altıgen veya sekizgen formda düzenlenmiş devasa halkalardır. Bu halkalar zıt yönlerde dönerler. Halkaların dönüş hızı, birbirlerine olan açısı ve "eğim" (tilt) derecesi, zaman-uzay bükülmesinin koordinatlarını belirler. Hamilton'ın kaynaklarına göre, bilim insanları, geçmişe veya geleceğe odaklanabilmek için mıknatısların tam konumlarını ve hızlarını gösteren haritalar çıkarmışlardır.
  • Projeksiyon ve Enjeksiyon Bileşeni: Gazı enjekte eden ve oluşan veriyi görselleştiren birimdir.
Project Looking Glass Teknik Detaylar İnfografiği

Sistem şu prensiple çalışır: Cihazın içine Argon gazı enjekte edilir. Dönen mıknatıslar, merkezde "sıfır noktası" benzeri bir alan veya yapay bir solucan deliği ağzı oluşturur. Argon gazı, bu bükülmüş uzayda fotonların davranışını değiştirerek bir tür "teleprompter" veya "kristal küre" görevi görür. Görüntüler gazın içinde üç boyutlu, holografik bir formda belirir.

2.2. Akustik Sorunu: Sesi Duymak İçin İkinci Cihaz Şart

Görsel veriyi elde etmek teknolojinin sadece bir yarısıdır. Sızdırılan belgelerdeki en ilginç teknik detaylardan biri de "ses" ile ilgilidir. Tek bir Looking Glass cihazı çalıştırıldığında sadece görüntü (sessiz sinema gibi) elde edilir.

Dan Burisch'in aktardığına göre, izlenen olayın sesini (akustiğini) duyabilmek için ikinci bir Looking Glass cihazının aynı anda, farklı bir konumda çalıştırılması gerekmektedir. Örneğin, biri Papoose Lake tesisinde (S4), diğeri ise Will Uhouse'un bulunduğu farklı bir tesiste aynı anda açılmalıdır. İki cihaz aynı "tünele" veya frekansa kilitlendiğinde, görsel veri ile işitsel veri senkronize olur ve olay tam teşekküllü olarak izlenebilir.

2.3. "Kaleydoskop Etkisi" ve Görüntü Ayrıştırma (De-interlacing)

Cihaz geleceği net, tek düze bir film şeridi gibi göstermez. Gelecek akışkandır ve olasılıklarla doludur. Dan Burisch bu süreci "çoklu kaleydoskoplarla" çalışmaya benzetir:

  • Katmanlı Gerçeklik: Olasılıklar, bir soğanın katmanları veya bir kaleydoskopun içindeki desenler gibidir. Enerji seviyeleri milimetrik (Hertz'in binde biri oranında) değiştirildikçe farklı katmanlara (farklı gelecek olasılıklarına) erişilir.
  • Veri İşleme (De-interlacing): Cihaz çalıştırıldığında, farklı olasılıklar yanıp sönen, iç içe geçmiş görüntüler halinde gelir. İnsan gözü bu hızı takip edemez. Bilim insanları, bu hızlı geçişleri yakalamak için özel bir "de-interlacing" (görüntü ayrıştırma) sistemi ve yüksek hızlı kameralar kullanır. Bu sistem, görüntüleri kare kare dondurup ayırır.
  • İstatistiksel Olasılık Hesabı: Hangi görüntünün (olayın) ekranda daha sık belirdiği veya daha uzun süre kaldığı bilgisayar algoritmalarıyla hesaplanır. Ekranda en baskın olan görüntü, gerçekleşme olasılığı en yüksek (%80-%90) olan olaydır.

2.4. Korkunç Bir Deney: Kütle Transferi ve Ölüm

Cihazın sadece "izleme" modunda değil, "madde transferi" modunda kullanıldığı ilk yıllarda korkunç kazalar yaşanmıştır. Bill Hamilton'ın kaynağı, erken dönem bir deneyden bahseder. Bu deneyde, bir test deneği (muhtemelen bir maymun veya insan) zaman-uzay bükülmesi içinden fiziksel olarak geçirilmeye çalışılmıştır.

Sonuç felakettir. Cihaz zamanı bükse de, kütlenin uzaydaki konumuyla ilgili senkronizasyon hatası oluşmuştur. Denek, varış noktasında korkunç bir şekilde deforme olmuş, kütlesi adeta "içine çökmüş", moleküler bütünlüğü bozulmuş ve anatomik olarak imkansız şekillerde yeniden birleşmiş olarak bulunmuştur. Bu "korkunç ölüm", projenin madde transferinden çok "bilgi transferi" ve "uzaktan izleme" üzerine odaklanmasına neden olmuştur.

2.5. Cıva Bobinleri ve Yeşil Buhar Tehlikesi

Sistemin bazı ileri versiyonlarında (veya ilişkili tersine mühendislik ürünü uzay araçlarında) ısıtılmış, basınçlandırılmış ve hızla döndürülen Cıva (Mercury) kullanılır. Cıva, süperiletken özellikleri ve kütle yoğunluğu nedeniyle yerçekimsel formlar oluşturmak ve solucan deliklerini (wormhole) açmak için idealdir. Tesislerdeki sarı aydınlatmanın sebebi estetik değil, güvenliktir. Eğer sistemden cıva buharı veya soğutucu gaz sızarsa, sarı ışık altında bu gaz parlak yeşil/mor bir buhar olarak görünür. Bu, personelin ölümcül gazdan kaçması için tek uyarı mekanizmasıdır.

2.6. Kamera Paradoksu: Sadece Zaman Değişir, Mekan Değil

Cihazla ilgili yapılan deneylerde, "geleceğe kamera gönderme" girişimleri ilginç bir fiziksel sınırlamayla karşılaşmıştır. Bir kamera zaman içinde ileriye gönderildiğinde, cihaz zaman ekseninde hareket etse de, uzaysal koordinatları sabit kalır. Yani cihaz Nevada Çölü'nün ortasındaysa ve siz Ortadoğu'daki bir çatışmayı izlemek istiyorsanız, kamera o anki çatışmayı değil, sadece çölün gelecekteki (belki 500 yıl sonraki) halini kaydeder.

3. "Sarı Kitap" (The Yellow Book/Cube) ve Looking Glass Farkı

Genellikle karıştırılsa da, "Looking Glass" ve "Sarı Kitap" (veya Küp) iki farklı teknolojidir ve kökenleri tamamen ayrıdır.

  • Looking Glass: Sümer silindir mühürlerinden ve antik metinlerden elde edilen bilgilerin "tersine mühendislik" ile modern fiziğe uyarlanmasıyla üretilmiş, insan yapımı (fakat uzaylı talimatlı) bir cihazdır. Olasılıkları gösterir.
  • Sarı Kitap (The Cube/Yellow Disc): 1946'da bilinen, 1947 Roswell olayından sonra enkazdan ele geçirilen (veya Orionlar tarafından Eisenhower yönetimine hediye edilen) saf dünya dışı bir teknolojidir. Küçük, kare şeklinde bir kutu veya küp görünümündedir.

3.1. Duygusal Arayüz ve "Yoda" Etkisi

Dan Burisch, Sarı Kitap'ı kullanmayı Star Wars filmindeki Yoda'nın Luke Skywalker'a mağaraya girerken söylediği söze benzetir: "Yanında ne götürüyorsan, içeride sadece onu bulacaksın."

Küp, kullanıcının aurası, beyin dalgaları ve duygusal durumu ile doğrudan etkileşime girer. Cihazın tepesinden sarı bir disk (hologram) çıkar ve görüntüler burada belirir. Ancak buradaki tehlike şudur: Küp, izleyicinin korkularını veya arzularını yansıtabilir. Eğer izleyici gelecekte güç sahibi olmayı çok arzuluyorsa, küp ona (belki de yalan söyleyerek) bu gücü gösterir. Elitler çoğu zaman kendi hırslarının kurbanı olmuş ve stratejik hatalar yapmışlardır.

3.2. Tau-9 Anlaşması ve Kemikler Üzerinde Duran Elitler

Sarı Kitap'ın en dramatik kullanımı Tau-9 anlaşmaları sırasında gerçekleşmiştir. Dan Burisch, "Lotus" projesini (hücresel onarım sağlayan biyolojik bir mekanizma) P-45 (Rogue J-Rods) grubuna vermeyi reddettiğinde ortam gerilmiştir. Burisch, Sarı Kitap'ı (Küp'ü) kullanarak P-45 liderlerine ve insan elitlerine (MJ-12 üyeleri), Lotus'u yanlış kullandıkları takdirde oluşacak geleceği göstermiştir.

Bu vizyonda, elitler ve uzaylı temsilciler, kendi ailelerinin ve halklarının kemikleri üzerinde, yıkılmış bir dünyada dururken görülmüştür. Bu korkunç ve duygusal olarak manipüle edilmiş vizyon sayesinde, elitler dehşete kapılmış ve bazı insan kaçırma (abduction) maddelerini anlaşmadan çıkarmak zorunda kalmışlardır.

4. Karanlık Taraf: MK-ULTRA, Yapay Zeka ve "Ayna Varlıkları"

Dosyalarda yer alan en ürkütücü ve ezoterik detaylar, eski bir MI6/NSA projesi deneği (Project Mannequin) olduğu iddia edilen James Casbolt tarafından öne sürülmüştür. Bu iddialar teknolojinin sadece fiziksel değil, metafiziksel ve şeytani bir boyutu olduğunu da öne sürer.

4.1. Tesisler, Eğitim ve Nazi Bağlantısı

Casbolt, çocukluğunda bu proje kapsamında eğitildiğini belirtir. Looking Glass tesislerinin sadece ABD'de (Area 51 S4) değil, Penang (Malezya), Brezilya ve Yucatan (Meksika) gibi enerji hatları üzerinde bulunan yerlerde de aktif olduğunu iddia eder.

Casbolt, 1982 yılında (henüz bir çocukken) Penang'daki tesiste bulunduğunu ve eğitmenlerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası Antarktika'ya ("Yeni Berlin") kaçan Nazilerin soyundan gelen subaylar olduğunu anlatır. Bu tesislerde gamalı haçlı bayrakların asılı olduğu ve genetik olarak "üstün" çocukların süper asker olmak üzere eğitildiği belirtilir.

4.2. Ayna Varlıkları (Mirror Entities) ve Psiyonik Savaş

"IBIS" gibi projelerde teknoloji, boyut kapılarını açmak ve "öteki taraf" ile temas kurmak için kullanıldı. İddiaya göre süreç dehşet vericidir:

  • Varlık Ataması: Her deneğe, boyut kapısından (Looking Glass portalından) getirilen bir "Ayna Varlığı" atanır. Bu varlık fiziksel formda değildir, biyo-plazmik (bio-plasmic) bir yapıdadır.
  • Zihinsel Parçalama: Varlık, deneğin zihnini parçalamak için ona yıllarca işkence eder ve periyodik olarak bedenini ele geçirir.
  • Yapay Zeka Tuzağı: Eğer varlık kazanırsa, bedeni tamamen ele geçirir. Casbolt, bu varlıkların aslında gelecekteki insanlığı yok etmeye çalışan bir Yapay Zeka (AI) sisteminin ajanları olduğunu iddia eder.

5. Teori ve Çıkarımlar: Kozmik Satranç Oyunu

Bu teknik ve ezoterik altyapı ışığında, büyük resim ve teorinin ana hatları daha netleşiyor. Bu bir "satranç oyunu" ise, Looking Glass her iki tarafın da birbirinin hamlesini önceden gördüğü bir hile mekanizmasıdır.

5.1. Çıkarım 1: Gelecekten Gelen Bizler (P45 ve P52 Çatışması)

"Uzaylı" sandığımız varlıklar aslında zaman yolcularıdır.

  • P45 (J-Rods/Griler): Olası bir felaket sonrası (Timeline 2) yeraltına kaçan, radyasyon ve genetik bozulma nedeniyle duygularını yitiren, mantığa dayalı gelecekteki bizleriz. Onlar, geçmişe gelip kendi genetik hatalarını (Lotus projesiyle) düzeltmeye çalışıyorlar.
  • P52 (Orionlar): Felaket sırasında Dünya'dan ayrılan (veya daha spiritüel bir yol izleyen), insan formunu ve duygularını koruyan diğer kolumuz. Onlar, P45'lerin müdahalesini dengelemeye çalışıyor. Looking Glass, bu iki grubun geçmişi (bizim şimdimizi) değiştirme savaşıdır.

5.2. Çıkarım 2: "Felaket Mevsimi" ve Oyunun Kilitlenmesi

Dan Burisch, "Fulcanelli'nin Felaket Mevsimi" olarak bilinen bir döngüden bahseder (yaklaşık 1980-2016 arası). Looking Glass verileri, güneş maksimumu (Solar Max) sırasında elektromanyetik ağın çökmesi (GPS ve uyduların kaybı) ile tetiklenen bir T2 (Timeline 2) felaketini öngörmüştür.

Ancak bir sorun vardı: Elitler ne zaman Looking Glass'a bakıp felaketten kaçmak için bir hamle yapsalar, gelecek değişiyor ve felaket onları yeni konumlarında buluyordu. "Kuantum mekaniğindeki 'Gözlemci Etkisi'ne benzer şekilde, geleceği gözlemleme eylemi, olasılık dalga fonksiyonunu çökertiyor ve geleceği değiştiriyordu." Bu paradoks, cihazın kullanımını anlamsız kıldı. İki satranç oyuncusu da birbirinin zihnini okuyabiliyorsa, oyun kilitlenir (pat olur).

5.3. Çıkarım 3: Cihazların Parçalanması ve Gizli Hizipler

Bu çıkmazı gören güçler (veya "Muhafızlar"ın baskısıyla), cihazların kullanımını durdurma kararı aldı. Cihazlar 2017 öncesinde söküldü. Güvenlik amacıyla Looking Glass ve Stargate cihazlarının üç ana bileşeni (Projeksiyon, Halka, Varil) birbirinden ayrıldı ve BM, AB ve NATO arasında paylaştırıldı. Böylece hiçbir güç tek başına cihazı tekrar çalıştıramayacak, insanlığın kaderiyle tek taraflı oynayamayacaktı. Ancak Hindistan, Çin veya bağımsız "Cabal" hiziplerinin parçaları gizlice birleştirmeye çalıştığı ve oyunu yeniden başlatmak istediği iddia edilmektedir.

6. Sonuç: Hangi Zaman Çizelgesini İnşa Ediyoruz?

Project Looking Glass dosyası, antik mitolojiden kuantum fiziğine, yapay zekadan ruhsal evrime kadar uzanan devasa bir yapboz sunuyor. Elimizdeki "teknik" veriler; argon gazı dolu varillerden, duygulara tepki veren küplere ve boyutlar arası parazitlere kadar, bilimin henüz halka açıklanmayan, belki de açıklanmaması gereken karanlık bir yüzüne işaret ediyor.

Bu hikaye doğru olsun ya da olmasın, sunduğu metafor çok güçlü: Gelecek, sadece pasif bir şekilde izlenen bir film değil; şu anki bilincimiz, korkularımız ve umutlarımızla her an yeniden şekillendirdiğimiz, yaşayan, nefes alan bir olasılıklar denizidir. Ve belki de en büyük teknoloji, hiçbir makineye ihtiyaç duymadan kendi kaderini tayin edebilen insan bilincidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dil: