Tarih 24 Kasım 1971. Şükran Günü'nden bir önceki akşam... Amerika Birleşik Devletleri'nin kuzeybatısı, yaklaşan kışın dondurucu soğuğunu ve Pasifik'ten gelen yoğun gri bulutlarını üzerinde taşıyor. Portland Uluslararası Havalanı'nda bayram öncesi telaşı yaşanırken, kimse tarihin akışını değiştirecek o sessiz adamın farkında değildi. Northwest Orient Havayolları'nın 305 sefer sayılı, Boeing 727 tipi uçağına binen bu adam, sadece bir yolcu koltuğuna değil, modern havacılık tarihinin en büyük efsanesinin tahtına oturmaya hazırlanıyordu.
Bilet gişesine yaklaştığında kendini "Dan Cooper" olarak tanıttı. Üzerinde kusursuz ütülenmiş siyah bir takım elbise, kolalı beyaz bir gömlek, ince siyah bir kravat ve o kravatı tutan sedefli bir iğne vardı. Elinde sıkıca kavradığı siyah evrak çantasıyla, o dönemin "Mad Men" estetiğini yansıtan tipik, orta yaşlı bir yönetici gibi görünüyordu. Sakin, mesafeli ve kalabalığın içinde kaybolacak kadar sıradan bir yüzü vardı. Ancak güneş gözlüklerinin ardındaki bakışları, hesaplanmış bir planın soğukluğunu taşıyordu.
Uçak, Seattle'a gitmek üzere havalandıktan kısa bir süre sonra, Cooper, 18C numaralı koltuğunda sigarasını yaktı (o zamanlar uçaklarda sigara içmek serbestti) ve son derece nazik bir el işaretiyle hostes Florence Schaffner'ı çağırdı. Bir burbon ve soda sipariş etti. İçkisini yudumlarken, hostese katlanmış küçük bir not kağıdı uzattı. Schaffner, genç ve güzel bir hostes olarak bu tür durumlara alışkındı; bunun yalnız bir iş adamının telefon numarasını verme girişimi olduğunu düşünerek notu okumadan cebine attı. Cooper o an hafifçe öne eğildi, gözlüğünü indirdi ve o unutulmaz fısıltıyla konuştu:
"Bayan, o nota baksanız iyi edersiniz. Çantamda bomba var."
İçindekiler
- Nezaket ve Dehşet Arasındaki İnce Çizgi: Psikolojik Harp
- Sonsuzluğa Atlayış: Boeing 727'nin Sırrı
- Sessizlik, Çürüyen Dolarlar ve Kayıp Yıllar
- Modern Teknoloji ve Bilimin Şüphelisi: Vince Petersen
- Derin Gerçekler: Çizgi Roman Kahramanı ve Kozmik Şaka
- Tüm Şüpheliler ve Teoriler: Tam Liste
- Aile Sırları ve Ölüm Döşeğindeki İtiraflar
- Son Söz: Bir Modern Zaman Hayaleti
Nezaket ve Dehşet Arasındaki İnce Çizgi: Psikolojik Harp
Cooper'ın eylemi, klasik bir "hava korsanlığı" vakasından çok farklıydı. O dönemde uçak kaçıranlar genellikle siyasi sloganlar atan, agresif ve dengesiz kişilerdi. Cooper ise tam tersine, rahatsız edici derecede sakindi. Agresif değildi, bağırmıyordu, kimseyi tehdit edercesine üzerine yürümüyordu. Hatta mürettebatla konuşurken "lütfen" ve "teşekkür ederim" kelimelerini kullanmayı ihmal etmiyordu.
Hostes notu okuduğunda, el yazısıyla yazılmış soğuk gerçekle yüzleşti: "Çantamda bomba var. Gerekirse kullanırım. Yanıma oturmanızı istiyorum. Bu bir uçak kaçırmadır."
Şüpheye yer bırakmamak adına çantasını araladı. Hostes Schaffner, çantanın içinde birbirine bantlanmış kırmızı silindirleri, büyük bir pili ve karmaşık kablo düzeneklerini gördüğünde, bunun blöf olmadığını anladı. Cooper, paniğe değil, kontrol edilmiş, klostrofobik bir gerilime neden oluyordu. Kokpite ilettiği talepleri son derece spesifik ve planlıydı:
- 200.000 Dolar Nakit Para: Özellikle "pazarlık edilebilir Amerikan parası" istedi. Seri numaralarının takip edilmesini zorlaştırmak için tamamının 20 dolarlık banknotlar halinde olmasını şart koştu.
- Dört Adet Paraşüt: İki ana, iki yedek paraşüt. Bu detay, FBI'ı ikilemde bıraktı. Rehinelerden birini de kendisiyle atlamaya mı zorlayacaktı? Yoksa birini yem olarak mı kullanacaktı? Bu belirsizlik, FBI'ın bozuk paraşüt verme riskini almasını engelledi.
- Yakıt İkmali: Seattle-Tacoma Havaalanı'na indiklerinde uçağa derhal yakıt ikmali yapılması ve pistin boşaltılması.
Uçak Seattle'a indiğinde, FBI taleplerini karşılamıştı. Cooper sözünü tuttu; parayı ve paraşütleri aldıktan sonra 36 yolcunun tamamını ve mürettebatın bir kısmını serbest bıraktı. Ancak oyun bitmemişti. Aslında asıl gizem, o uçağın kapıları tekrar kapandığında başlıyordu.
Sonsuzluğa Atlayış: Boeing 727'nin Sırrı
Uçakta sadece Cooper, pilot William Scott, yardımcı pilot, uçuş mühendisi ve kıdemli hostes Tina Mucklow kalmıştı. Cooper, pilotlara rotayı güneye, Mexico City'e çevirmelerini emretti. Ancak uçuş şartları o kadar garipti ki, pilotlar bunun bir intihar görevi olabileceğini düşündü.
Cooper'ın talimatları havacılık bilgisine sahip olduğunu kanıtlıyordu:
- İrtifa: 10.000 feet (yaklaşık 3.000 metre) veya altı. (Oksijen maskesine ihtiyaç duymadan nefes alabileceği sınır).
- Hız: Mümkün olan en düşük hız (stall - tutunma kaybı yaşamadan hemen önceki hız, yaklaşık 150 knot).
- Konfigürasyon: İniş takımları açık kalacak, kanat flapları 15 derece indirilecek.
- Basınç: Kabin basıncı düşürülmeyecek (eşitlenecek).
Ve en önemlisi, arka merdivenler. Boeing 727, o dönemde arkadan açılan merdivenlere sahip tek ticari uçaktı ve Cooper bunu biliyordu. Bu merdivenler uçuş sırasında indirilebilirdi.
Gece yarısına doğru, Washington eyaletinin güneybatısı üzerinde, Lewis Nehri yakınlarında, zifiri karanlık ve sağanak yağmurun hüküm sürdüğü bir anda, kokpitte bir uyarı ışığı yandı: "Arka kapı açık."
Hava sıcaklığı -7 dereceydi, rüzgarın etkisiyle hissedilen soğukluk -50 dereceleri buluyordu. Mürettebat interkomdan Cooper'a bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sordu. Cooper'ın cevabı kısa, net ve son derece kararlıydı: "Hayır."
Saat 20:13 sularında, uçak hafifçe yukarı doğru sarsıldı. Pilotlar, kuyruk kısmındaki ani ağırlık kaybını hissettiler. Bu, Cooper'ın merdivenlerden boşluğa bıraktığı anın fiziksel kanıtıydı.
Uçak Reno, Nevada'ya yakıt ikmali için indiğinde arka merdivenler hala rüzgarla sallanıyordu. FBI ajanları ve yerel polis uçağı kuşattı. İçeri daldıklarında buldukları manzara, bugün bile süren o büyük soru işaretini doğurdu: Koltuk boştu. Siyah kravat, sedefli iğne ve sekiz adet sigara izmariti dışında geriye hiçbir şey kalmamıştı.
D.B. Cooper, göğsüne bağladığı 200.000 dolar (bugünün parasıyla 1.5 milyon dolar) ve sırtındaki iki paraşütle, fırtınalı gecenin karanlığına, aşağıdaki vahşi ormanların üzerine atlamıştı. Ve o andan sonra, sanki hiç var olmamış gibi sırra kadem bastı.
Sessizlik, Çürüyen Dolarlar ve Kayıp Yıllar
Olaydan sonra Amerikan tarihinin en büyük insan avı (Operasyon NORJAK) başlatıldı. Binlerce asker, polis ve gönüllü, Washington ormanlarını taradı. Göller arandı, mağaralara girildi. Hatta bir denizaltı bile kullanıldı. Ama sonuç koca bir sıfırdı.
Yıllar süren sessizlikten sonra, ilk ve tek somut iz 1980 yılında, olaydan tam 9 yıl sonra ortaya çıktı. Columbia Nehri kıyısında, "Tena Bar" adı verilen bölgede ailesiyle piknik yapan 8 yaşındaki Brian Ingram, kumların arasında çürümeye yüz tutmuş üç paket para destesi buldu.
Seri numaraları kontrol edildiğinde şüphe yoktu: Bu, Cooper'a verilen paranın 5.800 dolarlık kısmıydı. Paralar lastik bantlarla hala bir arada duruyordu ama köşeleri erimiş, kağıtlar birbirine yapışmıştı.
Paranın bulunduğu yer, Cooper'ın muhtemel iniş bölgesinden kilometrelerce uzaktaydı. Bu durum komplo teorilerini alevlendirdi:
- Doğal Akış: Cooper nehre düştü ve öldü, paralar yıllar içinde akıntıyla buraya sürüklendi.
- Bilinçli Yanıltma: Cooper hayatta kaldı ve paranın bir kısmını bilerek oraya gömüp FBI'ı yanlış yere yönlendirdi.
- Kara Para: Geri kalan 194.200 dolar asla dolaşıma girmedi. FBI seri numaralarını tüm bankalara ve kumarhanelere dağıtmıştı. Eğer Cooper parayı harcasaydı, en azından bir banknotun ortaya çıkması gerekirdi. Bu durum, "Cooper atlayışta öldü ve para doğaya karıştı" teorisinin en güçlü dayanağı oldu.
Modern Teknoloji ve Bilimin Şüphelisi: Vince Petersen
2016 yılında FBI dosyayı "pasif" konuma alsa da, bağımsız araştırmacı Eric Ulis dosyayı asla kapatmadı. Cooper'ın uçakta bıraktığı o ucuz, klipsli siyah J.C. Penney marka kravat üzerinde yapılan modern elektron mikroskobu analizleri, soruşturmanın yönünü tamamen değiştirdi.
Kravatın üzerinde saf titanyum, bizmut, seryum ve alüminyum parçacıkları bulundu. 1971 yılında titanyum son derece nadir ve stratejik bir elementti. Sadece çok özel havacılık projelerinde veya kimya tesislerinde çalışanlar bu maddeye maruz kalırdı.
Eric Ulis, bu partiküllerin izini sürerek çok spesifik bir yere ulaştı: Pennsylvania'daki Rem-Cru Titanyum Fabrikası. Ve orada çalışan bir isim, tüm parçaları birleştiriyordu: Vince Petersen.
- Metalurji Mühendisi: Petersen, titanyum alaşımları üzerine çalışan bir mühendisti. Kravatın üzerindeki partiküller, onun her gün çalıştığı materyallerle birebir eşleşiyordu.
- Motivasyon: Petersen, olaydan kısa bir süre önce, Boeing'in (Rem-Cru'nun en büyük müşterisi) Süpersonik Taşıma (SST) projesini iptal etmesiyle işini kaybetme riskiyle yüz yüze gelmişti. Boeing'e karşı bir öfkesi vardı.
- Bölge Bilgisi: İş gereği sık sık Seattle'a (Boeing'in merkezine) seyahat ediyordu, yani bölgeyi ve uçakları çok iyi tanıyordu.
- Profil: Petersen 52 yaşındaydı, Cooper'ın tarifine uyuyordu ve kravat takan bir beyaz yakalıydı.
Bu teoriye göre Cooper, sıradan bir suçlu değil; sisteme, özellikle de onu yarı yolda bırakan havacılık endüstrisine ders vermek isteyen, zeki ve küskün bir mühendisti.
Derin Gerçekler: Çizgi Roman Kahramanı ve Kozmik Şaka
İşte dosyanın en can alıcı noktası burada başlıyor. D.B. Cooper sadece bir hırsız mıydı, yoksa kendi fantezi dünyasını gerçeğe dönüştüren bir "metafizik oyuncu" mu?
1. "Dan Cooper" İsminin Sırrı: Bir Çizgi Roman Kehaneti
FBI yıllarca "Dan Cooper" isminin öylesine seçilmiş bir isim olduğunu düşündü. Oysa gerçek, Avrupa'nın tozlu raflarında saklıydı. Belçika'da yayımlanan, Fransızca bir çizgi roman serisi vardı: "Dan Cooper".
Bu çizgi romanın kahramanı, Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde görev yapan, maceralara atılan cesur bir test pilotuydu. İşin en tüyler ürpertici kısmı ise şuydu: Çizgi romanın, olaydan kısa süre önce yayımlanan bir sayısında, kapaktaki kahraman Dan Cooper, paraşütle bir uçaktan atlıyordu!
Bu detay, Cooper'ın sadece Amerikalı olmadığını, Fransızca bilen veya Avrupa/Kanada kültürüyle haşır neşir olmuş, çizgi roman okuyan, hayal gücü geniş biri olduğunu gösteriyor. O, o gece sadece bir uçağı kaçırmadı; kendini çocukluğunun kahramanı yerine koyarak bir "performans sanatı" icra etti. İsmini bilerek seçti, çünkü o an o, çizgi romanındaki kahramandı.
2. Yanlışlıkla Yaratılan Efsane: "D.B."
Adam biletini "Dan Cooper" olarak almıştı. Ancak polis telsizlerinde bir muhabir, Oregonlu sabıkalı bir D.B. Cooper ile karıştırarak bu ismi kullandı ve haber ajansları yanlışlıkla "D.B. Cooper" ismini dünyaya duyurdu. Cooper, kendi ismini (Dan) seçerek bir mesaj vermişti ama evren ona "D.B." diyerek onu tamamen anonimleştirdi, gerçek kimliğini bir harf hatasının arkasına sakladı.
Tüm Şüpheliler ve Teoriler: Tam Liste
1. Ted B. Braden: Savaş Makinesi ve Kusursuz Atlayış
"Cooper'ın atlayışı çok riskliydi" diyenlere en güçlü cevap bu adamdır. Ted B. Braden, Vietnam'da görev yapmış efsanevi bir Özel Kuvvetler (Green Beret) komandosuydu. Ama onu asıl şüpheli yapan şey, askeri serbest düşüş ve HALO (High Altitude Low Opening) atlayışları konusundaki tartışmasız uzmanlığıydı. Cooper'ın gece, yağmurda ve jet rüzgarında yaptığı atlayış, sıradan bir paraşütçü için delilikti. Ancak Braden gibi bir profesyonel için bu sadece rutin bir tatbikattı. Braden'ın profili, Cooper'ın fiziksel tanımına mükemmel uyuyordu.
2. Robert Rackstraw: CIA Bağlantılı "Mükemmel Yüz"
Uzun yıllar boyunca soruşturmanın bir numaralı şüphelisi oydu. Vietnam Savaşı'nda helikopter pilotuydu, patlayıcılar konusunda uzmandı ve CIA ile karanlık "Black Ops" (Gizli Operasyonlar) bağlantıları olduğu iddia ediliyordu.
- Fiziksel Benzerlik: Cooper'ın robot resmine ürkütücü derecede benziyordu.
- Davranışları: Olaydan sonra aniden zenginleşmesi, televizyon muhabirleri onu sıkıştırdığında verdiği o ünlü, imalı gülümsemesi ve "Cooper olduğumu ne inkar ederim ne kabul ederim" tavrı şüpheleri hep canlı tuttu.
- Korunma İddiası: FBI'ın onu DNA testiyle elediğini söylemesine rağmen, birçok araştırmacı (Thomas Colbert gibi) Rackstraw'ın devlet tarafından korunduğuna ve dosyanın bu yüzden kapatıldığına inanıyor. Rackstraw 2019 yılında, sırrını (eğer varsa) yanına alarak öldü.
3. Barbara Dayton: Cinsiyet Değiştiren Pilot
Herkes takım elbiseli bir adam ararken, bazıları gözlerini bambaşka bir yere çevirdi. Barbara Dayton, Bobby Dayton adıyla doğmuş, 2. Dünya Savaşı'nda patlayıcı uzmanı olmuş ve sonradan cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirmiş sert bir pilottu. Teoriye göre; o gün erkek kılığına girdi (eski haline büründü), işi bitirdi, peruğunu ve takma bıyığını attı ve bir kadın olarak hayatına devam etti.
4. Kopyacı Richard McCoy Jr.
Olaydan sadece beş ay sonra, Vietnam gazisi Richard McCoy Jr., neredeyse aynı yöntemle bir uçak kaçırdı. O da arka merdivenlerden atladı ama yakalandı. McCoy, Cooper olup olmadığını asla kabul etmedi ama birçok FBI ajanı, Cooper ve McCoy'un aynı kişi olduğuna veya en azından birbirlerini tanıdıklarına inanıyordu. Hapishaneden kaçtıktan sonra girdiği çatışmada öldürüldü.
5. Kenneth Christiansen: Northwest'in İçindeki Adam
Northwest Havayolları'nda çalışmış, sistemin işleyişini bilen eski bir asker. Ölümünden önce büyük miktarda nakit parayla ev almış olması ve olay günü ortadan kaybolması şüpheleri üzerine çekmişti. Ayrıca Cooper'ın sipariş ettiği burbonu çok sevdiği biliniyordu.
6. Orman Tarafından Yutulan Adam (En Basit Teori)
Bu teoriye göre Cooper ne casustu ne de süper asker. Sadece şansını deneyen çılgın bir adamdı. O gece hava şartları korkunçtu; -57 derece rüzgar soğuğu ve şiddetli yağmur vardı. Cooper, uygun kıyafetleri olmadan, zifiri karanlıkta, engebeli bir ormana atladı. Yere sağ inemedi, inse bile hipotermiden öldü. Cesedi ve paralar vahşi hayvanlar veya doğa tarafından yok edildi. Ancak insanoğlu, böylesine zeki bir planın "basit bir ölümle" bitmesini kabullenmekte zorlanıyor.
Aile Sırları ve Ölüm Döşeğindeki İtiraflar
1. Jo Weber ve Son Nefes
Duane Weber, 1995 yılında böbrek yetmezliğinden ölmek üzereyken eşi Jo Weber'i yanına çağırdı. Son nefesini vermeden hemen önce fısıldadığı sözler tüyler ürperticiydi: "Ben Dan Cooper'ım." Jo, Duane öldükten sonra eski bir cüzdanın içinde gizlenmiş "Northwest Orient" bilet koçanı buldu. Bir ömür boyu yanında uyuduğu adam, aslında dünyanın en çok aranan kaçağı mıydı?
2. Marla Cooper ve Kanlı Şükran Günü
Marla Cooper, 8 yaşındayken amcası L.D. Cooper'ın o meşhur Şükran Günü'nde eve kanlar içinde ve bitkin geldiğini hatırlıyordu. Aile içinde konuşulanlara göre amcası parayı kaybetmiş ama hayatını kurtarmıştı.
3. Kulübedeki Paraşüt (2024 Gelişmesi)
Yakın tarihte bir aile, babalarının arka bahçesindeki kulübede çürümüş bir paraşüt buldu. Bu, sessizliğin hala bozulmadığını ve kanıtların bir yerlerde gömülü olduğunu gösteriyor.
Son Söz: Bir Modern Zaman Hayaleti
D.B. Cooper, sadece parayı alıp kaçmamış; teknolojinin, zamanın, mantığın ve adaletin elinden de kaçmayı başarmış gibi görünüyor. Belki de o, bir çizgi roman karesinden fırlayıp gerçek dünyaya düşen, işi bitince de tekrar kendi boyutuna dönen bir "Trickster" (Hilebaz) arketipiydi.
Bugün hala Pasifik Kuzeybatısı'ndaki o ormanlara bakan insanlar, ağaçların arasında parlayan bir şeyler veya rüzgarda savrulan eski bir paraşüt parçası görüp görmediklerini merak ediyorlar. D.B. Cooper, Amerikan rüyasının karanlık yüzü, sistemle dalga geçen bir hayalet ve asla çözülemeyecek bir bulmaca olarak yaşamaya devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder